İlamlı ve İlamsız İcra Takibi
İlam, bir davanın mahkemece hükme bağlandığını gösteren resmi nitelikli karar yazısıdır. İlamlı icra, icra takibinde bulunan alacaklının takibine dayanak olarak sunduğu bir belgenin bulunması halinde yapılır.
İlamlı icra takibinin dayanağı olan resmi karar, bir mahkeme hükmü olabileceği gibi ilam niteliği taşıyan diğer belgelerden biri de olabilir. Tüm bu ilamların icrası (yani yürütülmesi, uygulamaya koyulması) İcra İflas Kanunu’nun ilamlı icra takipleri hükümleri uyarınca yapılır.
İlamlı icra takibinin konusu para ve teminat verilmesi olabileceği gibi taşınır teslimi, çocuk teslimi, çocukla kişisel ilişki ilamının icrası, taşınmazın tahliyesi ve teslimi de olabilir.
İlam niteliğinde sayılan belgeler yalnızca mahkemelerin verdiği kararlar değildir. Bunun dışında da ilam niteliğini haiz belgeler vardır. Buna göre mahkeme huzurunda taraflarca yapılan sulh ve kabuller, noterlerce re’sen düzenlenen ve para borcu kabulünü içeren senetler, arabulucuların düzenlediği anlaşma belgeleri, şüphelinin edimini yerine getirmemesi hâlinde uzlaştırma raporu veya uzlaşma belgesi, tüketici hakem heyetlerinin verdiği kararlar ve zorunlu tahkim hallerinde hakemler tarafından verilen kararlar ilam niteliği taşır ve ilamlı icraya konu edilebilir.
Örnek vermek gerekirse ;mahkeme tarafından hükmedilen boşanma kararları, işçilik alacaklarına dair kararlar, maddi ve manevi tazminata dair kararlar veya tüketici hakem heyetleri tarafından verilen ayıplı hizmetin bedelinin tüketiciye iadesi ya da uzlaştırmacının düzenlediği uzlaştırma raporundaki edim hakkındaki belge de ilamlı icra takibine dayanak olabilecektir.
İlamlı İcra Takibinde İtiraz Süresi
İlamlı icra takibinde icra emrinde borçlu, borcu yedi gün içinde icra dairesine ait banka hesabına yatırması ya da aynı süre içinde Bölge Adliye Mahkemesi’nden icranın geri bırakılması (tehir-i icra) kararı getirmesi konusunda uyarılır. Borçlunun belirtilen süre içinde gereğini yerine getirmemesi halinde hakkında cebri icra yoluna gidileceği ihtar edilir.
Cebri icra, borçlunun malvarlığına fiilen ya da kayden el koyularak icra dairesince satışının sağlanması ve paranın alacaklıya verilmesi anlamına gelir.
İcra takibine itirazın genel amacı takibi durdurmak veya geri bırakmaktır. İlamsız icradan farklı olarak ilamlı icra takibinde borçlunun borca yani takibe itiraz etme imkanı yoktur.
İcra emrini tebliğ alan takip borçlusu yedi gün içinde icra mahkemesine başvurarak borcunun ertelendiğini, zamanaşımına uğradığını veya sona erdiğini iddia edebilir. Borçlu bu iddiasını yalnızca yazılı belge ile ispat edebilir.
İcrayı geri bırakmak isteyen borçlu taşınır ya da taşınmaz rehni veya banka teminatı ile icra dairesine başvurur. İcra dairesi teminatın kabul edilir olup olmadığını icra mahkemesinden sorar.
İcra tetkik mercii tarafından teminat kabul edilirse icra dairesi borçluya mehil tanır. Süresinde itiraz etmediği için ödeme yapmak zorunda kalan borçlunun istirdat davası açma hakkı ise saklıdır.
İlamlı İcra Takibinde Yetkili İcra Dairesi
Alacaklı ilamın icrasını, istediği icra dairesinden talep edebilir. Yani tüm icra daireleri ilamlı icra takipleri hakkında yetkilidir diyebiliriz. Bu nedenle borçlunun yetki itirazı ileri sürme hakkı yoktur. İİK m.34 uyarınca alacaklı yerleşim yerini değiştirirse takibin yeni yerleşim yeri icra dairesine gönderilmesini isteyebilir.
İlamsız İcra Takibi Nedir?
Kanun, önce ilamlı icrayı tanımlamış bunun dışında kalan yollar için ise ilamsız icranın nasıl yapılacağından bahsetmiştir. Elinde Kanun’un saydığı ilam niteliğine sahip belgelerden biri olmayan alacaklı ilamsız icra takibi yoluna başvurur. İlamsız icra takibini başlatmak, alacaklı açısından ilamlı icraya nazaran daha kolay olduğu gibi borçlu için de takibi durdurmak basit bir itirazla mümkündür.
Alacaklı sözleşme veya protokol örneği, hizmet veya satış bedelini gösteren fatura, borç ikrarını içeren adi nitelikli belge gibi dayanaklar ile alacağını ilamsız takip yolunda talep edebilir. Bu belgelerin resmi nitelik taşımasına gerek yoktur.
İcra dairesi alacaklının takip talebi doğrultusunda borçluya bir ödeme emri tebliğ eder. Bu ödeme emrinde borçluya ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren borcu ve takip giderlerini yedi gün içinde ödeme emrini gönderen icra dairesine ait banka hesabına yatırması, borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takip hakkına dair bir itirazı varsa, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını düşünüyorsa yine aynı süre içinde ayrıca ve açıkça bildirmesi, aksi halde icra takibinde bu senedin kendisinden sadır olmuş sayılacağı, senet veya borca itirazını yazılı veya sözlü olarak icra dairesine yedi gün içinde bildirmediği takdirde aynı müddet içinde mal beyanında bulunması, aksi halde hapis ile tazyik olunacağı, hiç mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda bulunursa cezalandırılacağı; dava ve takip işlemlerine esas olmak üzere kendisine ait bir adresi itirazla birlikte bildirmek zorunda olduğu; adresini değiştirdiği halde yurt içinde yeni bir adres bildirmediği ve yeni adresinin de tespit edilemediği durumda, takip talebinde gösterilen adrese çıkarılacak tebligatın kendisine yapılmış sayılacağı; borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edileceği ihtar edilir.
İlamsız takipte icra dairesinden borçluya gönderilen emir ödeme emri, ilamlı takipte ise icra emri olarak adlandırılır.
İlamsız İcra Takibinde İtiraz
İlamsız takipte ödeme emrini tebliğ alan borçlu itiraz ederek takibi durdurma hakkına sahiptir. Borçlu itiraz esnasında herhangi bir gerekçe belirtmek zorunda değildir. Basit bir itiraz dahi takibi durdurmaya yetecektir.
Takibe itiraz yedi gün içinde yapılmalıdır. İİK m.19’a göre gün olarak tayin olunan sürelerde ilk gün hesaba katılmaz ve bir sürenin sonuncu günü resmi bir tatil gününe rastlarsa süre tatili takip eden günde biter.
Borçlu senetteki imzaya, (kısmen veya tamamen) borca ve fer’ilerine ve takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisine itiraz edebilir. Borçlu itirazında sebep göstermek zorunda değildir ama gösterdiği sebeple daha sonradan bağlıdır; bunları genişletip değiştiremez.
İcra dairesinin yetkisinin belirlenmesi konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye ilişkin kuralları uygulanır. Buna göre borçlunun yerleşim yeri icra dairesi genel yetkili icra dairesidir.
Bunun yanında sözleşmenin yapıldığı yer icra dairesi, sözleşmenin ifa edildiği yer icra dairesi, sözleşmeden doğan borçlarda sözleşmede ayrıca yetkili yer gösterilmemiş olması koşuluyla alacaklının ikametgahı icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Yine şubesi olan gerçek ya da tüzel kişi borçlu hakkında da şubenin işlemlerinden dolayı şubenin bulunduğu yer icra dairesinde icra takibi yapılabilir.
Borçlunun itirazla takibi durdurabildiğini söyledik. Alacaklı takibe devam ederek haciz, satış ve tahsil aşamalarına gelebilmek istiyorsa borçlunun bu itirazını ortadan kaldırmak zorundadır. Alacaklı bunu iki şekilde yapabilir; itirazın kaldırılması ve itirazın iptali. İtirazın kaldırılması bir dava değildir. Fakat itirazın iptali davası genel mahkemelerde görülen bir dava türüdür.
İtiraz süresini kaçıran borçlunun elinde bir imkan vardır; gecikmiş itiraz. Kusuru olmaksızın itiraz süresi geçen borçlu paraya çevirme işlemlerinin sonuna kadar borca itiraz edebilir.
Bunun için borçlu itiraz etmesine engel olan nedenin ortadan kalktığı günden itibaren üç gün içinde mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve dayanağını bildirmelidir. Gecikmiş itiraz, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer icra mahkemesi tarafından incelenir.
İlamlı icra takibi ile ilamsız icra takibi arasındaki farklar nelerdir?
Bu iki takip türü arasındaki en belirgin fark takibin dayanağının niteliğidir. Takip Kanun tarafından kabul edilen bir ilama dayanıyorsa ilamlı icra; dayanmıyorsa ilamsız icra takibi yapılır.
Yine ilamsız icra takibine itiraz mümkünken ilamlı icrada bu anlamda bir itiraz söz konusu değildir. Ayrıca ilamsız icra takibi için belli yetki kuralları öngörülmüşken ilamların icrası herhangi bir icra dairesinden talep edilebilir.