Karabaş Mah. Müneccim Arif Sk. 25/1 İzmit/Kocaeli

Tıp Hukuku

Ülkemizde sağlık alanındaki gelişmeler ile birlikte, özellikle hekimler olmak üzere vatandaşların da tıp hukukuna ilgisi artmıştır. 

Tıp hukukuna ilişkin olayların basında da sıkça yer alması, özellikle hekim hatalarının basında çokça ön plana alınması neticesinde toplumun da tıbbi müdahalelere ilişkin bakış açısı genişlemiştir.

Ülkemizin artan nüfus oranı ve açılan hastane sayısının artması neticesinde tıp hukukuna ilişkin uyuşmazlık sayıları yükselmiş, belirtilen diğer nedenlerin de etkisiyle tıp hukukuna ilgi ve yasal düzenleme ihtiyacı da artmıştır.

Bu alandaki en çok görülen uyuşmazlık türlerini hukuka aykırı tıbbi müdahale, hekimin hatalı uygulamaları (malpraktis),  tıp ceza hukuku ve hastane yönetimine bağlı idari uyuşmazlıklar olarak ayırmak mümkündür.

Başlık 1

Evliliğin iptali davası.

Başlık 2

Yoksulluk nafakası.

Başlık 3

Boşanmada mal paylaşımı.

Başlık 4

Tıp Hukuku Davaları

En yaygın olarak görülen dava türü olarak hekimin hatalı uygulamaları, yani malpraktisten kaynaklı maddi ve manevi tazminat davalarını örnek verebilmek mümkündür. 

Tıbbi hata, tıp biliminin standardına ve tecrübelerine göre gerekli olan özenin bulunmadığı ve bu nedenle de olaya uygun gözükmeyen her türlü hekim müdahalesi anlamına gelmektedir. Ancak ilgili durum bir kusur sorumluluğu niteliğinde olup, hekimin kusurunun bulunmadığı komplikasyon gibi durumlarda tıbbi hata veya hekimin hatalı müdahalesinden söz edilemeyecektir. 

Sağlık Bakanlığı, bakanlık aleyhine açılan davalar dolayısıyla belirlediği en çok rastlanan hata türlerini şu şekilde belirlemiştir:

  • Yanlış teşhis ve tedavi
  • Ameliyat öncesi ve sonrası gelişen komplikasyonlar
  • Doğum esnasında ve sonrasında gelişen komplikasyonlar
  • Hastane idaresinden kaynaklanan problemler
  • Hatalı enjeksiyon
  • Hatalı laboratuvar tetkikleri
  • Poliklinik ve sevk işlemlerinde yanlış yönlendirmeler
  • Acil servis hizmetlerinin yetersizliği

Yukarıda da belirtildiği gibi, teşhisin yanlış konularak yanlış tedavi uygulanmasında, bu teşhisin yanlışlığı; hekimin kusuru (eksik ön muayene, yetersiz hasta öyküsü alma, teşhise yönelik gerekli tetkiklerin yapılmaması), tecrübesizliği veya özensizliği neticesinde gerçekleşmişse, bu durumda bu teşhis sonrası yapılan tıbbi müdahaleler hukuka uygun olsa dahi, hekimin hukuki ve cezai sorumluluğu ile hasta ve hasta yakınlarının tazminat hakkı doğacaktır.  

Aynı şekilde hekimin tedavi aşamasında da oldukça sık karşılaşılan hatalı tıbbi uygulama örnekleri şu şekildedir:

  • Hasta vücudunda yabancı madde unutulması
  • Yanlış ilaç, hasta karıştırma
  • Yanlış kol, yanlış bacak gibi yanlış tarafa müdahalede bulunma
  • Müdahalenin yapılmaması
  • Gerekli testlerin yapılmaması

Belirtilen bütün bu durumlarda, diğer koşulların da sağlanmış olması halinde hasta ve hasta yakınlarının maddi ve manevi tazminat hakları doğacaktır.

Teşhis ve tedavi sürecindeki müdahaleler haricinde, hekimin ve hastanenin tedavi öncesi ve sonrası bazı yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda da yine tıbbi müdahale hukuka aykırı hale gelecektir. Yine bu durumlara en çok karşılaşılan örnekler şu şekilde sıralanabilir:

  • Tıbbi müdahalenin yetkili sağlık personeli tarafından yapılmaması
  • Hekimin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması
  • Hastanın veya duruma göre hasta yakınlarının rıza açıklamasının alınmaması veya bu rızanın iradeleri sakatlanan haller kapsamında alınması

Durumları sonucunda da durumun niteliğine göre hekimin idari, cezai ve hukuki sorumluluğu gündeme gelebileceği gibi, hasta ve hasta yakınlarının da tazminat talep hakları ortaya çıkacaktır.

Tıp Hukuku Uyuşmazlıklarında Hangi Mahkemeye Başvurmalıyım ? 

Tıp hukukundan kaynaklanan yukarıda kısaca belirtmiş olduğumuz maddi ve manevi tazminat davaları, hizmet aldığınız yer ve davayı yönelteceğiniz tarafa göre değişiklik göstermektedir. 

Şöyle ki, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesi ile birlikte eser ve vekalet sözleşmelerine dayanılan hallerde görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olarak belirtilmiştir. Ancak Kamu Hastanelerine yöneltilecek davalarda idari yargı yoluna başvurmak gerekmesi nedeniyle bu husus geçerli olmayacaktır.

  • Kamu hastanelerinde, Devlet Üniversitesi ve Vakıf Üniversitesi hastanelerinde meydana gelen yanlış tanı ve hatalı tıbbi uygulamalardan kaynaklanan ölüm dahil her tür cismani zararla ilgili maddi ve manevi tazminat davalarında idare mahkemeleri
  • Bağımsız çalışan hekimler ile Özel Hastaneler aleyhine açılacak davalarda ise Tüketici Mahkemeleri görevlidir.

Tıp Hukukunda Sağlık Çalışanları ve Hastaların Belli Başlı Hakları 

Tıp hukukunda hasta hakları, sağlık çalışanlarının hakları ile kıyaslandığında çok daha büyük bir alanı oluşturmaktadır. 

Hasta haklarının, sağlık çalışanlarının yükümlülüklerini de belirlediği düşünüldüğünde bu durumun normal karşılanabileceği kabul edilebilir.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, sağlık çalışanlarının hakları, hasta haklarının zıttı niteliğinde olmayıp, tam tersine onu tamamlar niteliktedir. Hasta haklarından başlıca olanları şu şekilde sıralamak mümkündür.

  • Bilgi isteme
  • Sağlık kuruluşunu seçme veya değiştirme
  • Personeli tanıma, seçme ve değiştirme
  • Tıbbi gereklere uygun teşhis, tedavi ve bakım
  • Tıbbi gereklilikler dışında müdahale yasağı
  • Kayıtları inceleme
  • Mahremiyete saygı gösterilmesi
  • Bilgilerin gizli tutulması
  • Hizmetin sağlık kuruluşu dışında verilmesi
  • Güvenlik sağlanması

Sağlık mesleği mensupları kişilerin haksız suçlamalara, güvenlik hakkının ihlaline ve cezai fiillere karşı şikayet ve tazminata ilişkin hak arama yolları bulunmakla birlikte, bunlar haricindeki hakları şu şekilde sıralanabilir:

  • Hekimin hasta seçme hakkı : hekimin bu hakkını kullanabilmesi için, hekim bakımından haklı görülebilecek nedenlerin bulunması ve hastaya aynı kurumda gerekli standartta tıbbi müdahalenin garanti altına alınmış olması gerekmektedir. Bu konuya ilişkin açık bir düzenleme olmamakla birlikte, kamu kuruluşlarında çalışan hekimler, yalnızca haklı sebeple ve aynı uzmanlıkta başka bir tıbbi müdahalenin garanti altına alınmış hallerde bu haklarını kullanabilirler. Örneğin bir gün öncesinde kendisine sözlü ve fiili saldırıda bulunmuş bir hastayı tedaviyi hekim reddedebilir.
  • Sağlık çalışanının hizmetten çekilme hakkı : Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine dayalı olarak yayınlanan “ Çalışan Güvenliğinin Sağlanması” konulu genelgenin 6. Maddesinde yalnızca hizmet sunumu sırasında şiddete uğranması halinde hizmetten çekilme hakkı tanınmıştır. Bu hak, acil durumlarda uygulanamaz.
  • Sağlık Bakanlığı tarafından yapılacak hukuki yardım

olarak sıralanabilir.

Yazımızda da özetlediğimiz gibi, sağlık personelinin hukuka aykırı tıbbi müdahalesi gibi konularda hasta ve hasta yakınlarının maddi ve manevi tazminat hakları bulunabileceği gibi, ceza yargılamasına ilişkin şikayet hakları da bulunmakta, aynı şekilde hekimlerin de benzer nitelikte hakları bulunmaktadır. 

İlgili konuların oldukça teknik konular olması, aradaki sözleşmenin niteliği, kusur, zarar ve illiyet bağı gibi konuların tespitinin vatandaşlar tarafından tespitinin oldukça zor olması nedeniyle alanında uzman bir tıp hukuku avukatından hukuki yardım almanızı tavsiye ediyoruz. 

Eksen Hukuk ve Danışmanlık Bürosu uzman tıp ve sağlık hukuku avukatlarımız ile süreci özenle ve şeffaflıkla takip ederek hukuki destek almak için ofisimizden randevu alabilirsiniz.

Logo
0 262 331 07 59
Pandemi döneminde alanında uzman avukatlarımız ile online danışmanlık sürecini hemen planlayabilir, yanıtını merak ettiğiniz sorulara 7/24 ulaşabilirsiniz.
This is default text for notification bar