Karabaş Mah. Müneccim Arif Sk. 25/1 İzmit/Kocaeli

Eksen Hukuk » Blog » Yoksulluk Nafakası

Yoksulluk Nafakası

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda  belirtilen nafaka çeşitlerinden biri olan yoksulluk nafakası, evlilik birliğinin sona ermesi sonrasında talep edilebilecek bir nafaka türüdür. Bu niteliği itibariyle diğer nafaka türleri olan tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yardım nafakasından ayrılmaktadır. Aşağıda bu nafaka türünün ne olduğu, hangi koşullarda, hangi şekilde ödeneceği ve benzeri konulara değinilmiştir.

Eksen Hukuk ve Danışmanlık Bürosu olarak Medeni Hukuk ve Aile Hukuku avukatlarımız ile birlikte yoksulluk nafakası ve aile hukukundan kaynaklanan diğer taleplerinize hak kaybına uğramadan, en kısa sürede ulaşmanız için sistematik ve şeffaf bir süreç yönetimi ile sorunlarınıza yardımcı olmaktayız. Aile Hukuku, Medeni Hukuk ve nafaka uyuşmazlıklarınıza ilişkin hukuki yardım almak için ofisimizle iletişime geçebilirsiniz.

Yoksulluk Nafakası Nedir ? 

Yoksulluk nafakası en kısa tanımı ile eşlerin boşanma davasının, boşanma talebinin kabulü ile sonlanması halinde, eşlerden yoksulluğa düşecek olanın diğer eşten talep edebileceği nafaka bedelidir.

Yoksulluk Nafakası Davası Nasıl Açılır ? 

Yoksulluk nafakasına aşağıda belirtilecek olan şartların varlığı halinde, boşanma davası sırasında dava dilekçesi ile veya nihai karar verilene kadar talep edilmesi halinde boşanma kararı ile birlikte hükmedilebilir.

Bu duruma ek olarak TMK md. 178 ile evliliğin sona ermesine sebebiyet veren boşanma kararının üst mahkeme incelemelerinden geçerek kesinleşmesi sonrası, kesinleşme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde boşanmadan ayrı bir dava olarak talep edilebilme imkanı sağlanmıştır. Ancak boşanma davası süresince talep edilmemesi ve bu kararın kesinleşmesi sonrası 1 yıl içerisinde bu talebe ilişkin bir dava açılmaması halinde, bu durum sonrasında diğer koşulların varlığı sağlansa dahi eşlerden herhangi biri yoksulluk nafakasına hak kazanamayacaktır.

Yoksulluk nafakası yalnızca taraflardan birinin talep etmesi ve koşulların varlığı halinde hükmedilebilen bir haktır. Mahkeme, taraflardan birinin açık bir şekilde yoksulluğa düşeceği anlaşılsa dahi bu nafakaya re’sen hükmedemez.

Yoksulluk nafakası için görevli mahkeme Aile Mahkemeleri olmakla birlikte, boşanma davasında talep edilmesi halinde boşanma davasına yetkili yer mahkemesinde, boşanma kararının kesinleşmesi sonrası 1 yıl içerisinde açılacak davalarda ise nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

Yoksulluk Nafakası Şartları Nelerdir ? 

Eşlerden birinin yoksulluk nafakası talebinin kabul edilebilmesi için 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesinde belirtilen bazı şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

  • Bu nafakaya hükmedilebilmesi için ilk olarak taraflardan birinin boşanma davası sürecinde veya karar kesinleştikten sonraki 1 yıl içerisinde yoksulluk nafakası talebinde bulunmuş olması gerekmektedir. Daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi bu nafaka şahsi bir hak olup, mahkemenin re’sen gözeterek karar verebileceği bir husus değildir.
  • Bir diğer şart yoksulluk nafakası talep eden eşin, boşanma sonrasında gerçekten yoksulluk durumuna düşmüş olması gerekmektedir. Yoksulluk durumunun hangi hallerde var olduğunun kabul edilebileceği konusunda Yargıtay net ve kesin bir sınır belirlememiş, her somut olaya göre farklı değerlendirilmesi gerektiği görüşünü benimsemiştir. Ancak yine de genel anlamda Yargıtay, yerleşik içtihatlarında Yaşama Hakkına dayalı yeme, barınma, sağlık, eğitim gibi kişinin yaşam standartlarını korumak ve geliştirmek için gerekli görülen harcamaları karşılayamayacak düzeyde olması durumunda yoksulluk durumunun kabul edileceğini belirtmiştir. Nitekim somut olaylarda farklılık gösterebilmekle birlikte talep eden kişinin asgari ücret ile çalışıyor olması veya yaşlılık aylığı alması tek başına yoksulluk durumunda olmayacağı anlamına gelmemektedir. (TMK 175)
  • Son şart ise yoksulluk nafakası talep eden eşin, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda diğer eşten daha ağır kusurlu olmamasıdır. Yoksulluğa düşecek olan eş, boşanmaya neden olan olaylarda diğer eşten daha ağır kusurlu ise, diğer koşulların varlığı halinde dahi yoksulluk nafakasına hak kazanamayacaktır. (TMK 175) Ancak kusur oranlarının aynı olması veya nafaka talebinde bulunan eşin daha az kusurlu veya kusursuz olması durumunda diğer koşulların da varlığı halinde lehine yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir. Belirtilmesi gereken diğer bir husus nafaka yükümlüsü olan eşin kusursuz olması durumunun bu yükümlülüğü üzerinden kaldırmamasıdır. Aleyhine nafaka talep edilen eş kusursuz dahi olsa koşulların varlığı halinde yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir. (TMK 175/2)

Yoksulluk Nafakası Ne Kadar Ödenir ? 

Yoksulluk nafakasının ödenme tutarı, eşlerin gelirleri, yaşam biçimleri ve benzeri daha birçok durum dikkate alınarak belirlenmektedir. Bu kapsamda nafaka bedeli her somut olayda ayrı olarak mahkeme tarafından belirlenmektedir.

Yoksulluk Nafakası Ne Kadar Sürer ? 

Eşlerden biri lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi halinde, bu nafakaya süresiz olarak hükmedilir. Ancak Türk Medeni Kanunu md. 176/3 uyarınca lehine nafakaya hükmedilen kişinin evlenmesi veya taraflardan birinin ölmesi halinde nafaka kendiliğinden kalkar. Koşulların varlığı halinde mahkeme kararıyla bu nafakanın kaldırılmasına aşağıda değinilecektir.

Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması, Artırılması ve Azaltılması

Yoksulluk nafakası, nafaka alacaklısının evlenmesi veya taraflardan birinin ölmesi halinde kendiliğinden sona ermekle birlikte, Türk Medeni Kanunu’nun 176. Maddesinin ilgili fıkralarında bazı hallerde nafakanın kaldırılması, artırılması veya azaltılması talep edilebilir.

  • Nafaka alacaklısının fiili evlilik olmaksızın evliymiş gibi yaşaması,
  • Nafakaya hükmedilen tarihte var olan yoksulluk halinin ortadan kalkması,
  • Nafaka alacaklısının haysiyetsiz hayat sürmesi

durumlarında, nafaka yükümlüsü nafakanın kaldırılmasını talep ederek bu hallerden birinin veya birkaçının varlığını ispat ettiği takdirde mahkemece yoksulluk nafakasının kaldırılmasına hükmedilebilecektir.

Bu duruma ek olarak tarafların mali durumlarının yoksulluk nafakasına hükmedildiği tarihten farklı konuma gelmesi veya hakkaniyet sınırları içerisinde gerekli olduğu takdirde nafaka alacaklısı veya yükümlüsü, hükmedilen nafaka meblağının artırılmasını veya azaltılmasını talep edebilecektir.(TMK 176/3)

Yoksulluk Nafakası Dilekçe Örneği 

KOCAELİ NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİ’NE

DAVACI : Adı, Soyadı – TC Kimlik Numarası

ADRES :

VEKİLİ :

ADRES :

DAVALI : Adı, Soyadı – TC Kimlik Numarası

ADRES :

KONU : Yoksulluk nafakası talebimizden ibarettir.

AÇIKLAMALAR

Müvekkil ile davalının, Kocaeli Aile Mahkemesi’nin …./….. E. …./…… K. Sayılı ve ../../…. Tarihli ilamı ile boşanmalarına karar verilmiştir.

Her ne kadar boşanma davası süresince müvekkil tarafından talep edilmemişse de, bir ev hanımı olan müvekkil, ilgili boşanma sonrası yoksul duruma düşmüştür. İşbu sebeple tarafımızca süresi içerisinde yoksulluk nafakası talep etmek adına mahkemenize başvurma zaruriyeti hasıl olmuştur.

HUKUKİ DELİLLER : Kocaeli Aile Mahkemesi’nin …./….. E. …./…… K. Sayılı ve ../../…. Tarihli ilamı, SGK kayıtları, tanık, bilirkişi, keşif, yemin,  sair deliller.

HUKUKİ NEDENLER : TMK md. 175,176,177,178, AvK, Yargıtay içtihatları ve sair nedenler.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda kısaca izah olunan nedenlerle, davamızın kabulü ile …… TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini bilvekale talep ederiz.

Yoksulluk Nafakası Yargıtay Kararları 

  • Somut olayda boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen eşe aylık 50.000.000 lira yoksulluk nafakası verilmiş olup, davalının nafaka dışında hiçbir malvarlığı bulunmadığı gibi, daha sonra avukat yanında işe girerek elde ettiği ( 210.000.000 lira ) asgari ücret günün ekonomik koşulları ve paranın alım gücü değerlendirildiğinde O’nu yoksulluktan kurtarmaz. Kaldı ki davalının elde ettiği iş ve gelir her an için sona erebilecek nitelikte olup sabit ve güvenceli de değildir.
    Davanın reddi yerine delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 4/6/2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2002/5950 E. 2002/6428 K.)
  • …Somut olayda, davalı kadına 24.4.2002 tarihinden geçerli olarak aylık 50.000.000 TL yoksulluk nafakası verilmiş, bu tarihten çok önce ( 24.9.2000 ) ölen babasından intikal eden aylık 194.593.622 TL yetim maaşı almaya başlamıştır. Dolayısı ile boşanma ile birlikte davalının bu maaştan yararlanacağı bilinerek yoksulluk nafakasına hükmedildiği gibi, dul ve yetim maaşının miktar itibariyle yoksulluğu ortadan kaldırmadığı ( HGK.nun 21.2.2001 gün 2-162 E, 185 K. Sayılı ilamında da kabul edilmiş olup ) böylece istemin reddi gerekirken delillerin yanılgılı şekilde değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır… ( Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2004/1827 E. 2004/1802 K.)
  • …Direnme hükmü, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık,davalının usulüne uygun olarak yoksulluk nafakası talebi bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanağı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun <Yoksulluk nafakası> başlıklı 175. maddesidir. Anılan madde uyarınca, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Belirtilmelidir ki, yoksulluk nafakası talebi ile dava açılması, mülga 743 sayılı Türk Kanuni Medenisi’nde bir süreye tabi tutulmamış iken, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesinde ise, bir yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddeye göre, evliliğin boşanma ile sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde zamanaşımına uğrar. Buna göre, yoksulluk nafakası boşanma kararının kesinleşmesinden sonra hüküm ifade eden, boşanmaya bağlı fer’i bir hak olduğundan ve 4721 sayılı TMK’nda boşanmadan sonra talep edilemeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, boşanma davası içerisinde istenebileceği gibi, o dava devam ederken ya da sonuçlandıktan sonra, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde bağımsız bir dava ile de istenebilir. Bu bağlamda, yoksulluk nafakası takdiri için önce, boşanmaya hükmedilmesi ve sonrasında diğer üç şartın gerçekleşmiş olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre kararıvermek gerekmektedir. Bu üç unsur ise şunlardır. a) Bu konuda hüküm tesisi için öncelikle istek olması gerekmektedir. b) İstekte bulunanın, boşanmaya sebep olan olaylarda diğer eşten daha ağır kusuru olmaması gerekmektedir. Başka bir anlatımla nafaka isteyenin boşanmada kusursuz olması veya en azından kusurunun diğer eş ile eşit düzeyde bulunması gerekmektedir. Şayet boşanma istek sahibinin tam yada baskın kusuru ile kesinleşmiş ise kendisine yoksulluk nafakası takdiri mümkün değildir. c) Üçüncü koşul da nafaka isteyenin, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin kanıtlanmasıdır. Görüldüğü üzere, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan eşin, kusuru daha ağır olmamak şartıyla geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz olarak yoksulluk nafakası isteyebilmesi için öncelikle bu konuda bir talebin bulunması gerekir. Talep yazılı şekilde ve hatta sözlü olarak da yapılabilir. Ancak hukuki sonuç doğurabilmesi için sözlü isteklerin mahkeme tutanağına geçirilmesi zorunludur. Hukuk Genel Kurulu’nun 22.02.1995 gün 1994/2-876 E. 1995/95 K.; 09.04.2003 gün 2003/2-280 E. 2003/274 K. ve 12.06.2013 gün 2012/31706 E. 2013/814 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir. Somut uyuşmazlıkta davalı kadın, 10.02.2010 tarihli oturumda <…boşanmak istiyorum, ayrıca davacıdan aylık 250 TL nafaka talep ediyorum…> şeklinde beyanda bulunmuş, 03.01.2012 tarihli temyiz dilekçesinde de bu talebinin yoksulluk nafakasına ilişkin olduğunu belirtmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davacı vekilinin 03.01.2012 tarihli temyiz dilekçesinde taleplerinin yoksulluk nafakasına ilişkin olduğunu belirtmiş olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2013/2-231 E. 2013/1370 K. 18.09.2013 Tarih)

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşabilirsiniz !

Yorum Bırakın

Logo
0 262 331 07 59
Pandemi döneminde alanında uzman avukatlarımız ile online danışmanlık sürecini hemen planlayabilir, yanıtını merak ettiğiniz sorulara 7/24 ulaşabilirsiniz.
This is default text for notification bar