Karabaş Mah. Müneccim Arif Sk. 25/1 İzmit/Kocaeli

Marka Hukuku

Dünyada marka hukukunun kapsamının belirlenmesi çalışmaları 19. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. Bu alandaki ilk uluslararası belge sayılan Paris Sözleşmesi daha sonra çeşitli tarihlerde revize edilerek günümüze kadar gelmiş ve kapsamın belirlenmesinde önemli olmuştur. 

Tavsiye : Resmi Belgede Sahtecilik

 
Ülkemizde marka sahiplerine tanınan ayrıcalıklar, Cumhuriyet öncesi döneme kadar uzanır. 2017 yürürlük tarihli Sınai Mülkiyet Kanunu ile bu hakların kapsamı netleştirilmiştir.

Marka vekili, Türk Patent Enstitüsü nezdinde marka ile ilgili iş ve işlemleri takip etmeye yetkili olan ve marka hakkı sahibine danışmanlık yapan kişidir. 

Bu işlemler için bir marka vekili belirlenmesi durumunda artık tüm süreç vekil tarafından takip edilir

Tebligatlar vekile yapılır, itirazları vekil yapar. Olası tecavüzler hakkında gerekli başvuru ve şikayetlerin yapılması da yine vekil aracılığıyla olur.

Başlık 1

Evliliğin iptali davası.

Başlık 2

Yoksulluk nafakası.

Başlık 3

Boşanmada mal paylaşımı.

Başlık 4

Marka Hakkına Tecavüz

Marka hakkına tecavüz, marka hakkı sahibinin rızası olmadan markanın kullanılması, markanın kullanımına ilişkin verilen iznin dışına çıkılarak markanın kullanılması gibi durumlarda ortaya çıkar. 

Tecavüzü gerçekleştiren kişinin fiilinin hukuka aykırı sayılması için herhangi bir kasıt ya da art niyet taşıması aranmaz. Ortalama tüketicinin yanıltılması ihtimalinin varlığı, tecavüzün varlığının ispatı için yeterli sayılacaktır.

Kullanımdaki yazım şekli, kullanılan font, renkler, çizgiler gibi unsurlar tecavüz iddiası incelenirken ilk dikkat edilecek noktalardır. Bu durumda tecavüzü gerçekleştiren kişiye markadan kaynaklanan haklara tecavüz teşkil eden ve haksız rekabet oluşturan fiillerden vazgeçmesi, markanın hukuku aykırı kullanımından vazgeçmesi, bu marka ve tasarım haklarına tecavüze sebebiyet veren ve haksız rekabet teşkil eden ürünlerin ve hizmetlerin tanıtımını sağlayan örneğin tabela, reklam, ilan, broşür, kartvizit, promosyon vs. gibi ürünleri hak sahibine teslim etmesi gibi hususların ihtar edilmesi ileride başvurulacak hukuksal yolun da belirlenmesi açısından önemlidir. 

Yine bu hususlarla birlikte uğranılan zarar saklı kalmak üzere aleyhinde marka ve tasarıma tecavüzün tespitinin, durdurulmasının, önlenmesi ve haksız rekabetin tespitinin, durdurulmasının ve önlenmesinin mahkemeden isteneceği hususu ve maddi manevi tazminat davası açılacağı ve Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulacağı konuları da ihtar edilebilir. 

Tüm bu detaylı sürecin bir marka vekili avukat tarafından yönetilmesi, hızlı sonuç alınması açısından faydalı olacaktır.

Marka Hakkına Tecavüz Durumunda Tazminat Davası

Marka hakkına tecavüz durumunda tazminat davası açılması mümkündür. Markasını korumak için başvuru yapan, bunun için masrafa katlanan marka hakkı sahibi bu hakkın ihlal edilmesi durumunda markasını koruma yoluna gitmelidir. 

Bu yolla hak sahibi ihlal sebebiyle uğramış olduğu mevcut zararın giderilmesini, yine ihlal sebebiyle yoksun kaldığı kazancın telafi edilmesini talep edebilir ve markasının ticari itibarının zedelenmesinin önüne geçebilir.

Marka hakkının ihlal edildiğini tespit eden mahkeme davacının talepte bulunması koşuluyla tazminat bedelini hesaplarken sadece davacının faaliyetlerini değil davalının üretim kapasitesini de hesaba katmalıdır. 

Bu durumda maddi zarar anlamında mevcut zarar ve mahrum kalınan kazancın ve manevi anlamda da itibar kaybının daha net hesaplanması mümkün olabilir. 

Örneğin hakkı ihlal eden tarafın cirosu ihlal sayesinde artmış olabilir. Veya hakkı ihlal edilenin mahrum kaldığı kazançta sadece ihlalin değil güncel piyasa şartlarının da etkisi olabilir. İşte bunlar gibi tüm hususlar tazminatın kapsamının ve miktarının belirlenmesinde etken olacaktır.

Tazminat davasında davacı her türlü delille davasını, dolayısıyla belli zararlara uğradığını ve belli kazançlardan da mahrum kaldığını ispatlamaya çalışacaktır. 

Bu amaçla da tarafların belli bir dönemdeki cirosu, marka hakkının rıza dışı kullanımının kapsamı ve ihlalin hak sahibinin itibarına ne ölçüde zarar verdiği gibi etkenler dikkate alınır.

Sözleşmeler ve Marka Hakkı Arasındaki İlişki

Yukarıda da belirttiğimiz gibi marka çeşitli hukuki işlemlere konu edilebilir. Hak sahibi markasını bir başkasına devredebileceği gibi rehine de konu edebilir. Markanın miras yolu ile intikali de mümkündür.

Bir marka kısmen veya tamamen devredilebilir. Hatta bir işletmenin devri markanın da devrini kapsar.

Bunun yanında bir tescilli markanın kullanım hakkı lisans sözleşmesine de konu olabilir. Lisans hakkı sahibi marka sahibinin rızası varsa markayı dilediği biçimde kullanabilir. Fakat bu durumda da markanın saygınlığına zarar vermemek zorundadır. 

Lisans hakkının sınırının aşılması durumunda marka hakkı sahibi buna müdahale etme imkanına sahiptir.

Kullanmama Def’i Nedir ? 

Kullanmama def’i, marka hükümsüzlüğü ve tecavüzü davalarında karşımıza çıkar. Tescilli bir marka tescil edildiği tarihten itibaren beş yıl boyunca marka hakkı sahibi tarafından haklı bir sebep olmadan ülke içinde kullanılmazsa markanın iptaline karar verilir. 

Marka sahibi, açtığı markanın hükümsüzlüğü davasında davalının “markanın beş yıl boyunca kullanılmadığı” iddiasıyla karşılaşabilir. İşte bu iddiaya uygulamada kullanmama def’i denir. 

Bu iddia bir def’i olduğundan taraflarca ileri sürülmediği taktirde mahkemece dikkate alınamaz. Bu def’i kullanıldığı taktirde markasını tescil ettirip belli süre kullanmayan davacı, marka hukukundan doğan haklarını davalıya karşı ileri süremeyecektir.

Marka Hukukunda Arabuluculuk 

Sınai mülkiyet kapsamındaki davalar Türk Ticaret Kanunu uyarınca ticari davalar arasında sayılmıştır. Marka hukukunda bazı dava türlerinde arabuluculuk zorunlu iken bazılarında ise ihtiyaridir. 

Marka hakkına tecavüz durumunda açılacak tazminat davalarında arabuluculuk süreci zorunludur. Fakat örneğin aynı tecavüzün sadece tespiti istenecekse bu durumda arabulucuya başvuru zorunluluğu yoktur, doğrudan dava açılabilir.

Tüm arabuluculuk süreçlerinde olduğu gibi marka hukukunda da avukatlar, danışmanlık ve iş takibi konusunda müvekkillerinin menfaatlerini korumaktadır.

Marka Hukuku Avukatı

Marka, sahibine ondan en üst seviyede yararlanma hakkını veren bir hukuki kurumdur. Bu hak kullanılırken kazanılan ticari itibarın zarar görmesinin engellenmesi, hak ihlali durumunda konuya hızlı şekilde müdahale edilerek hukuka aykırı durumun ortadan kaldırılması gibi hususlar önem arz eder. 

Bu nedenle Eksen Hukuk, marka hukuku avukatı kadrosu ile marka sahipleri için danışmanlık ve süreç takibi konularında hizmet vermektedir. Marka başvurusunun yapılmasından, markanın ihlaline ve ihlal durumunda izlenecek prosedür hakkında yapılması gerekenlere varana kadar geniş bir alana yayılan marka hukuku hakkında tecrübesi olan bir danışmanın varlığı olası hak kayıplarının önüne geçer.

Bir malı ya da hizmeti diğerlerinden ayırmaya yarayan her türlü işaretlere marka denir. Bir marka resim, yazı veya isimlerden oluşturulabilir. Markanın belirlenmesinde önemli olan markanın özgün olması ve diğerlerinden ayrılarak dikkat çekici biçimde oluşturulmasıdır. Pazarlamada nihai hedef olarak alıcıya ulaşmak için güven veren, benzerlerinden ayrılan, akılda kalıcı, prestijli bir marka uygun bir araçtır. Markanın tescili zorunlu olmasa da korunması önemlidir.

Marka başvurusu ile ilgili işlemlerin yapılması, markanın tescili, tescil edilmiş markanın korunması, markanın kullanılması, markanın hukuki işlemlere konu edilmesi, markanın ihlali durumunda uygulanacak yaptırımlar gibi konular marka hukukunun kapsamını oluşturur.

Markasından yararlanmak, markasının başka kişiler tarafından haksız yere kullanılmasının önüne geçmek isteyen kişiler ve işletmeler markalarını tescil ettirerek koruma hakkından yararlanmalıdır. Marka başvurusu Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapılır. Yapılan başvurular genelde 1 ila 1 buçuk yılın sonunda karara bağlanır. Marka tescili için bir dilekçe ile Kurum’a başvurulmalıdır. Bu dilekçenin ekinde markanın bir örneği, markanın kullanılacağı alanları gösteren liste, başvuru ücretinin ödendiğine dair belgeler ve başvurucu tüzel kişi ise bu tüzel kişiye ait belgeler yer almalıdır.

Başvurular 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na göre yapılır. Başvuruyu yapacak kişi başvuruyu yapmadan önce Kurum’a ait internet sitesine girerek tescil ettirmek istediği markası hakkında bir ön araştırma yapabilir. Böylece markasının benzerleri ile ilgili bir tescil ya da başvuru olup olmadığını öğrenebilir.

Marka başvurusu Kurum’a ait internet sitesi üzerinden elektronik ortamda yapılır. Başvuru dilekçesine tüm gerekli belgeler eklenir. Başvuru, mevzuatta belirtilen şartlara uygun olarak eksiksiz yapılır ve başvuru tarihi, saati ve dakikası ile birlikte kaydedilir. Bunun nedeni ise daha önce yapılan başvurunun korunması amacıyla tespit edilmesidir.

Tescilli marka, marka hakkı sahibine bundan yararlanma ve diğer herkesin bu hakkı ihlal etmesinin önüne geçme imkanı tanır. İzinsiz marka kullanımı durumu, özel hukuk ve ceza hukuku kapsamında yaptırım altına alınmıştır. Markayı marka sahibinin rızası olmaksızın kullanmak, ayırt edici niteliğine zarar verecek şekilde kullanmak veya kişileri yanıltacak şekilde kullanmak izinsiz marka kullanımı anlamına gelir.

Markasının izni olmadan kullanıldığını öğrenen marka hakkı sahibi, tecavüzde bulunan kişiye bir ihtarname göndererek bu fiilini sonlandırması gerektiğini bildirebilir. Bu ihtarnamede marka hakkı sahibi markasını, bu markayı hangi tarihten beri tescilli olarak ve ne şekilde kullandığını, nihai tüketici nezdinde ne ölçüde tanınır hale gelmiş olduğunu, tecavüzü gerçekleştiren kişinin bunu hangi fiilleri ile yaptığını, bu fiillere son verilmesi gerektiğini ve son verilmediği taktirde hukuki yollara başvurulacağını ihtar edebilir.

İzinsiz marka kullanımı durumunda hak sahibi, markasının kullanıldığı hizmetlerin sona erdirilmesini, üzerinde markasının bulunduğu ürünlerin bertaraf edilmesini, bu amaçla kullanılan ürünlere el koyulmasını, kullanıma son verilerek kendisine maddi ve manevi tazminat ödenmesini ve tecavüz fiilini gerçekleştirenler hakkında adli ceza verilmesini talep edebilir. Marka hakkının kullanılmasının bir diğer yolu da yapılan bir başvurunun, mevcut marka hakkını ihlal etmesinin önüne geçilmesidir. Bu durumda dava açılarak mahkemeden tescil başvurusunun engellenmesi talep edilmelidir.

Hakkı ihlal edilen hak sahibi mevcut zararının giderilmesini isteyebileceği gibi, hak ihlali dolayısıyla yoksun kaldığı kazancı talep edebilir. Yine markasının tecavüz sebebiyle itibar kaybına uğramış olduğunu da ispat edebilirse bunun için de ayrıca tazminat isteyebilir. Tüm bunların yanında marka hakkı sahibi, hakkının ihlal edilmiş olduğu mahkeme tarafından da tespit edilirse kararın ilan edilmesini talep edebilir. Böylece markanın korunması amacı da gerçekleşmiş olur.

Logo
0 262 331 07 59
Farklı alanlarda uzmanlaşan avukatlarımız ile online danışmanlık sürecini hemen planlayabilir, yanıtını merak ettiğiniz sorulara 7/24 ulaşabilirsiniz.
This is default text for notification bar