Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu kişilere karşı suçlardandır. Bu suç Türk Ceza Kanunu’nun hürriyete karşı suçlar isimli başlığı altında tanımlanmıştır. Kişiler bir yerde kalmak ya da bir yere gitmek konusunda serbest iradeleriyle hareket etme özgürlüğüne sahiptir. Bu özgürlüğün kullanılmasının engellenmesi suç olarak düzenlenmiştir. Hareket özgürlüğünün kısıtlanması bu suçun oluşumuna sebebiyet verir.
Yürürlükten kaldırılan TCK’daki bazı suç tipleri, yeni TCK 109 düzenlemesiyle bu suç içerisinde değerlendirilmiştir. Örneğin eski düzenlemedeki adam kaldırma suçu yeni düzenleme ile birlikte başlı başına bir suç olmaktan çıkarılmış ve bu hükmün kapsamına alınmıştır. Yine eski düzenlemede yani 765 sayılı Ceza Kanunu’nda yer alan hürriyeti tahdit suçu da artık kişiyi hürriyetinden yoksun kılma başlığındadır.
Eski düzenlemeye göre görevini kötüye kullanarak bir kimseyi hürriyetinden mahrum eden memur hürriyeti tahdit suçunu işlemiş olurdu. Yeni tanıma göre ise özgürlükten yoksun bırakma suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi cezanın bir kat artırılmasına sebep olmaktadır. Yürürlükten kaldırılan düzenlemelerden biri de adam kaçırma suçu olarak özetlenebilecek olan suç tipidir. Bu da yine TCK 109 kapsamındadır.
Ceza hukuku dalında kapsamlı ve profesyonel çözümler üreten Eksen Hukuk Bürosu kişiyi hürriyetinden yoksun kılma davalarında da müvekkillerine hukuki destek sağlamaktadır.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, kişilerin diledikleri yerde bulunma özgürlüğünün engellenmesi suretiyle işlenir. Örneğin bir kişiyi bir odaya kapatmak ya da arabadan inmesine izin vermemek bu suçun işlenmiş olduğu anlamına gelir. Suçun işlenmesi için mağdurun korkutulması ya da kandırılması şart değildir. Bu gibi fiiller faile verilecek cezanın artırılmasına neden olur. Bir kimseyi, istemediği halde, bir yerden alıp başka yere götüren ya da bir yerde tutan kişi bu suçu işlemiş olur. Suç, Türk Ceza Kanunu’nun 109 ve 110. maddelerinde düzenlenmiştir.
Adalet Bakanlığı verilerine göre hürriyete karşı işlenen suçlar, en çok işlenen suçlar sıralamasında ikinci sıradadır. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu da bu sıralamayı belirleme konusunda konut dokunulmazlığının ihlali suçu ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile birlikte etkili olmaktadır.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Unsurları
Bu suçun gerçekleşebilmesi için gerekli olan maddi unsur, bir kimseyi bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğünden mahrum bırakmak şeklinde tanımlanabilir. Bu mahrum bırakma ise hukuka aykırı olmalıdır. Suçun manevi unsur bakımından ihmal suretiyle işlenmesi de mümkündür. Hastabakıcının yerinden kalkamayan hastaya koltuk değneklerini vermemesi bu duruma örnek oluşturur.
Hukuka aykırı olmaktan anlaşılması gereken kişinin rızasının bulunmamasıdır. Kişinin rızası varsa bir yerden başka bir yere götürülmek suçu ortaya çıkarmaz. Hukuka uygun fiiller ise suç oluşturmayacaktır. Örneğin cezası kesinleşmiş bir hükümlünün cezaevine koyulması hukuku olduğundan bu suçu oluşturmaz. Ebeveynler tarafından velayet hakkının tanıdığı yetkiler dahilinde çocuk hakkında alınacak ölçülü tedbirler hürriyetten yoksun bırakma olarak değerlendirilmez. Fakat bunun için bu tedbirlerin, kötüye kullanma boyutuna ulaşmaması gerekir.
Konu kusurluluk unsuru bakımından değerlendirildiğinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ancak kasten işleneceği söylenmelidir. Bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir. Bir kimseyi bir yerde kapalı unutmak bu suçu oluşturmaz. Fakat şartları varsa görevin ihmali suçu meydana gelebilir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Cezalar
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel şeklinin cezası TCK’nın 109. maddesinde bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir. Suçun işlenmesi için zor kullanma, hile veya korkutma gibi yollara başvurulması halinde ise ceza iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıdır. Bu suç işlenirken ya da bu suçun işlenmesi için kasten yaralama fiili gerçekleştirilir ve bunun sonucunda mağdurun yüzünde sabit iz veya vücudunda kemik kırıkları gibi zararlar meydana gelirse ceza artırılır. Yine bu suç cinsel amaçlarla işlenirse verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Etkin pişmanlık, suç işlendikten sonra failin özgür iradesi ile pişman olarak suçun meydana getirdiği olumsuz durumları ortadan kaldırmaya çalışmasıdır. Kanun, 110. maddesi ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun faili için etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını mümkün kılmıştır. Buna göre bu suçun faili mağdurun şahsına bir zarar vermeden onu güvenli bir yerde serbest bırakırsa cezası azaltılır. Bu hükmün uygulanabilmesi için henüz soruşturmaya başlanmamış olması gerekir.
Hürriyeti Tahdide Örnek Teşkil Eden Durumlar
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, kişiyi bir yerde alıkoymak ya da onu bir yerden başka bir yere götürmek suretiyle işlenir. Tüm bu durumlarda mağdurun rızasının olmaması suçun oluşması için gerekli ve yeterlidir.
Bir bankada hırsızlık yapan şahısların banka personelini ve o esnada bankada bulunan müşterileri rehin alması hürriyeti tahdide örnek teşkil eden bir durumdur. Bu örnekte failler ayrıca hırsızlık suçundan da yargılanırlar.
Takımının puan kaybettiği maçın ardından yöneticileri ile birlikte hakem odasına girip orada hakemleri alıkoyan ve onları stadyumdan çıkarmayacağını söyleyen kulüp başkanının fiili, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturur. Burada yöneticiler de azmettirildiyse müşterek fail olarak cezalandırılırlar.
Tartıştığı gazeteciye “seni evinden aldırmayan adam değil” diyen şahsın bu fiili tehdit suçunu oluşturur. Eğer bu şahıs tartıştığı gazeteciyi gerçekten evinden aldırarak onu hürriyetinden yoksun bırakırsa açıklamakta olduğumuz suçu işler.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Dava Süreci
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda dava süreci, soruşturma ve kovuşturma makamları tarafından yürütülür. Yukarıda da belirttiğimiz üzere bu suç şikayete bağlı bir suç olmadığından, mağdurun şikayeti olmasa dahi soruşturma makamları gerekli incelemeleri yapar ve delilleri toplar. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, kamuya açık ya da kapalı alanlarda işlenmesi mümkün olan bir suç olduğu için varsa kamera görüntüleri, tanık beyanları ile olay yerinde ele geçirilen ve mağdur ya da şüpheliye ait iz ve emareler soruşturmaya esas olabilir. Tüm bu deliller Cumhuriyet Savcısı tarafından iddianamede belirtilir ve yargılamanın yapılabilmesi için mahkemeye sunulur.
Mahkeme toplanan delilleri inceler ve taraflarla varsa tanıkların beyanlarını alır. Burada tespit edilmesi gereken en önemli husus mağdurun hürriyetinden mahrum bırakılıp bırakılmadığıdır. Bunun için de görüntü veya ses kayıtlarından, bunlar da yoksa olayın oluş hikayesinden yararlanılır. Örneğin mağdurla şüpheli arasında bir boğuşmanın yaşanmış olması, olay süresince mağdurun rızasının bulunmadığını gösterebilir.
Suçun gerçekleşmiş olduğuna mahkeme tarafından kanaat getirilirse mağdurun şikayeti ya da talebi olmasa da fail cezalandırılır.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Zamanaşımı ve Yetkili Mahkeme
Türk Ceza Kanunu’na göre dava zamanaşımı, her bir suç için ayrı ayrı belirlenir. Bu tespitte cezanın üst sınırı dikkate alınır. Kanuna göre süreli bir hapis cezasının üst sınırı 20 yıldır. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda da zamanaşımı süresi cezanın üst sınırına göre belirlenir. Buna göre suçun temel halinde zamanaşımı süresi beş yıldır. Suçun temel hali daha fazla cezayı gerektirecek nitelikli şekilde işlenirse zamanaşımı on yıla çıkar. Teknik birçok detay içeren bu sürecin tam anlamıyla profesyonel bir şekilde yürütülebilmesi adına uzman bir ceza avukatından danışmanlık alınması gerekmektedir.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun soruşturması yetkili makamlarca görev gereği yapılır. Bunun için şikayet aranmaz. Suçun kovuşturmasında görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu mütemadi (kesintisiz) suçtur. Kesintisiz suçlarda yetkili mahkeme kesintinin gerçekleştiği yer mahkemesidir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Emsal Yargıtay Kararları
- “Katılan mağdurenin babası olan sanığın, birlikte yaşadıkları evde yalnız kaldıkları zamanlarda katılan mağdureye zorla ve tehditle cinsel istismarda bulunması ve bu şekilde katılan mağdureyi hürriyetinden de yoksun kılmasına dair iddianameye konu eylemlerde amaç suç niteliğindeki cinsel istismar suçunun konusunun kişinin vücut dokunulmazlığı olması, zorla gerçekleştirilen cinsel istismar eylemi sırasında katılan mağdurenin hürriyetini sınırlandırılmadan işlenmesine olanak bulunmaması nedeniyle cinsel istismar eylemi süresiyle sınırlı olarak alıkonulma hâlinde ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun oluşmayacağının kabulünde zorunluluk bulunması, sanığın cinsel istismar eyleminden önce veya sonra katılan mağdureyi hürriyetinden yoksun kıldığına dair bir iddianın olmaması, 13.08.2011 tarihinde katılan tarafından olayın görülmesi sonrasında yaşanan tartışmada sanığın katılan mağdureyi de odaya kilitlediğine dair iddianameye konu bir eylem bulunmadığı gibi katılan mağdurenin de bunu doğrulayan hiçbir beyanının olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın katılan mağdureye cinsel istismarda bulunurken bu eylem süresince sınırlı olarak onu alıkoyması şeklinde gerçekleşen olayda ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/65 E., 2020/345 K.)
Bu kararda cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda hürriyetin sınırlandırılmasının bir zorunluluk olduğuna ve bu suçlar işlenirken kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun ayrıca ortaya çıkmayacağına dikkat çekilmiştir.
- “Somut olayda, katılanın amcası olan sanığın, katılanın babası olan diğer sanıktan aldığı talimat doğrultusunda, katılanı annesiyle görüştürmemek için zincirle bağlayıp kalorifer peteğine kilitlediği ve dışarı çıkmasına engel olduğu iddia olunan eylemlerinin sübutu halinde, TCK’nın 109. maddesinde düzenlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi gerekirken, yetersiz gerekçeyle kötü muamele suçundan mahkumiyet hükmü kurulması bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2020/1135 E., 2020/8679 K.)
Yazımızda ebeveynlerin velayet hakkı kapsamında alacağı ve belli sınırlar dahilindeki tedbirlerin suça neden olmayacağını belirtmiştik. Yargıtay bu kararında kötü muamele sınırını aşan kalorifer peteğine zincirle bağlama fiilinin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturacağını belirtmiştir.
- TCK’nın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda etkin pişmanlık hükmünü düzenleyen 110. maddesinin uygulanabilmesi için; suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce mağdurun şahsına zarar verilmemesi ve kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakılması koşullarının bir arada bulunmasının gerekli olması, kolluk tarafından 05.01.2018 tarihinde saat 21:23’te düzenlenen adli kolluk Cumhuriyet savcısı görüşme tutanağından anlaşıldığı üzere inceleme konusu olay ile ilgili olarak mağdurun kardeşinin emniyete müracaatı üzerine soruşturmanın başlaması, aynı anda durumun ayrıca Cumhuriyet savcısına da bildirilmesi, sanığın ise hakkında soruşturma başladıktan sonra 06.01.2018 tarihinde saat 06:00 sıralarında yakalanması üzerine mağdurun bulunduğu yeri kolluk görevlilerine göstermesi karşısında, soruşturmaya başlanmadan önce mağdurun serbest bırakılması koşulu gerçekleşmediğinden, anılan maddede yer alan diğer koşulların tartışılmasına gerek olmaksızın sanık hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanma koşullarının bulunmadığı kabul edilmelidir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/388 E., 2020/332 K.)
Yargıtay Ceza Genel Kurulu bu içtihadında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama sınırlarını belirlemiştir.