Karabaş Mah. Müneccim Arif Sk. 25/1 İzmit/Kocaeli

Eksen Hukuk » Blog » Yazılı Yargılama Usulü

Yazılı Yargılama Usulü

Medeni hukuk yargılamasında yazılı yargılama usulü ve basit yargılama usulü olmak üzere temelde iki usul vardır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre bir davaya uygulanacak esas usul m.118 ve devamında düzenlenen yazılı yargılama usulüdür. Bu nedenle Kanun’da, yazılı yargılama usulü basit yargılama usulüne nazaran daha detaylı biçimde ele alınmıştır.

Yargılama usulünden kasıt, davanın açılmasından hükmün verilmesine kadar geçen aşamalarda taraflar ve mahkeme dahil tüm ilgililerce uyulması gereken daha ziyade şekle dair kurallardır.

Yazılı Yargılama Usulü Nedir?

Medeni hukuk yargılamasında bir davanın açılmasından başlayarak dilekçelerin verilmesi, duruşmaların ve delil incelemelerinin yapılması hususları da dahil olmak üzere genel olarak davanın yürütülüp karara bağlanması aşamalarının tümüne birden yargılama usulü denir. Bu usul, ceza yargılaması ve idari yargılamalar açısından da kendi kurallarına tabidir.

Bir davada tarafların iddia ve savunmaları, ileri sürdükleri olguların esasa ilişkin kısmını oluşturur. Bunların ileri sürülmesi ise yazılı kurallarla belli şekil şartlarına tabi tutulmuştur ki bunlara usuli şartlar denir. Bir iddia ya da savunmanın mahkeme huzuruna getirilmesi tamamen tarafın insiyatifine bırakılmamıştır. Bunun gibi dava dosyasının ortaya çıkması ve taraflar da dahil olmak üzere tüm ilgililerin tartışma ve incelemesine sunulması gereklidir. İşte tüm bu kurallar yargılama usulleri ile belirlenir.

Yazılı yargılama usulüne tabi bir dava önce tarafların karşılıklı olarak dilekçeler vermesi ile başlar. Buna göre sırasıyla dava dilekçesi, cevap dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesi söz konusudur. Tarafların bu şekilde ikişer dilekçe verebilmesinin önemi iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının başlaması konusunda ortaya çıkar.

Davacı cevaba cevap dilekçesinden sonra iddiasını, davalı ise ikinci cevap dilekçesinden sonra savunmasını değiştiremez yahut genişletemez. Bu yasağın getirilmesinin nedeni ise delillerin toplanmasını belirli bir süre ile sınırlamak ve artık onların tartışılması aşamasına bir an önce geçmektir. Yine bir delili sunmuş olan taraf diğer tarafın açık rızası olmadığı sürece o delile dayanmaktan vazgeçemez.

Dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra taraflar öninceleme duruşmasına davet edilir. Öninceleme aşaması tarafların sulhe davet edildiği ve uyuşmazlık konularının belirlendiği aşamadır.

Bir sonraki aşama olan tahkikatta ise tarafların tüm iddia ve savunmaları ile getirdikleri deliller bir arada incelenir. Bu aşamada tanık beyanları alınır, gerekli ise bilirkişi incelemesi veya keşif yapılır ve taraflar dinlenir.

Yaptığı incelemelerin tamamlandığı ve artık karar verebileceği kanaatine ulaşana hakim tahkikatın bittiğini taraflara açıklar. Bunun ardından sözlü yargılama ve hükmün açıklanması aşamaları gelir.

Yazılı Yargılama Usulü Hangi Davalarda Uygulanır?

Hukuk mahkemelerinde görülmekte olan bir dava hakkında eğer mevzuatta basit yargılama usulü uygulanması gerektiği ile ilgili bir kural yoksa o davada yazılı yargılama kuralları geçerlidir.

Evlat edinme davası, geçit hakkı davası, asliye hukuk mahkemelerinde görülen itirazın iptali davası, manevi tazminat davası, tapu iptal ve tescil davası, araç mülkiyetinin tespiti ve tescili davası, mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı (boşanmada mal paylaşımı) davası gibi davalar yazılı yargılama usulünün uygulandığı davalardır.

Boşanma Davalarında Yazılı Yargılama Usulü

Aile mahkemeleri Türk Medeni Kanunu’nun ve diğer kanunların kendilerine verdiği görevleri yerine getirir. Boşanma davaları da bu kapsamdadır. Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’a göre;

“bu Kanunda hüküm bulunmayan konularda Türk Medenî Kanununun aile hukukuna ilişkin usul hükümleri ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.”

Bu hüküm dolayısıyla boşanma davalarında da uygulanacak olan usul yazılı yargılama usulüdür.

Yazılı yargılama usulü tarafların davaya yalnızca yazılı beyanlarla dahil olabileceği anlamına gelmemektedir. Taraflar dilekçelerinin yanında duruşmalara da katılarak iddia ve savunmalarını ileri sürme imkanına sahiptir.

Boşanma davalarında uygulanan yazılı usul kapsamında taraflar dilekçelerinde belirttikleri delilleri sunabilir, gerekli belgelerin toplanması için mahkemenin müzekkere yazmasını talep edebilir, tanıklarını mahkeme huzurunda hazır edebilir ve iddia ve savunmalarını sözlü olarak da bildirebilir.

Basit ve Yazılı Yargılama Usulü Arasındaki Farklar

Yazılı yargılama usulünün uygulandığı bir davada taraflar karşılıklı olarak birer dilekçe sunabilirler ve iddia ve savunmanın genişletilmesi ya da değiştirilmesi yasağı da bu dilekçelerin verilmesi ile başlar.

Yazılı yargılama usulünde bilirkişinin raporunu hazırlama süresi daha kısadır. Çekişmesiz yargı işlerinde, niteliğine uygun düştüğü ölçüde, basit yargılama usulü uygulanır. Basit yargılama usulü temelde davaların daha kısa sürede sonuçlanması için vardır.

Yazılı Yargılama Usulünde Yargıtay Kararları

Davacı davalıdan lazer epilasyon hizmeti aldığını ve vadesi gelen iş bedelinin bir kısmını ödediğini, vücudunda yanıklar oluşmaya başladığını, başvurduğu doktorun yanıkların lazer epilasyondan kaynaklandığını belirttiğini, sözleşmeyi feshettiğini ve iş bedelinin iadesini talep etmesine karşın davalının bu talebini yerine getirmediğini, bunun üzerine tüketici hakem heyetine başvurduğunu, ancak başvurusunun reddedildiğini, hakem heyeti kararının iptalini, sözleşmeden döndüğünü ve ödediği bedelin davalıdan tahsilini, davanın kabulünü talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin edimlerini sözleşmeye uygun olarak yerine getirdiğini, ayıplı bir hizmetin söz konusu olmadığını, hakem heyeti dosyasında alınan raporlarda izlerin geçici ve olağan sonuçlar olduğunun belirtildiğini, davacının hizmeti almasının üzerinden uzun zaman geçtiğini ve iyiniyetli olmadığını, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tarafların yokluğunda HMK 320/1. madde gereği dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu davanın kabulüne, sözleşmenin feshi ile iş bedelinin davalıdan tahsiline, hakem heyeti kararının iptaline kesin olarak karar verilmiştir.

Siirt 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin Tüketici Mahkemesi Sıfatı ile baktığı davada, hakem heyeti kararının iptali istemi bakımından 6502 sayılı Kanun 70/5 bendi uyarınca ve iş bedelinin iadesi istemi bakımından ise miktar itibariyle kesin olarak verilen 22.10.2020 tarih ve 2020/3 esas, 2020/11 karar sayılı kararın 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması amacıyla Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz isteğinde bulunulmuştur. Adalet Bakanlığı başvurusunda, taraflar usulüne uygun olarak duruşmaya tebliğ edilmeden ve tarafların herhangi bir mazereti dahi bulunmamasına rağmen ön inceleme ve tahkikat duruşmasının yapıldığı, devamında aynı celse karar verildiği, bu haliyle kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. maddesine aykırı olduğu itirazlarında bulunmuştur.

Tüketici mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulanır (6502 sayılı Kanun m.73/4). Basit yargılama usulünde ise yazılı yargılama usulünden farklı olarak ön inceleme ve tahkikat işlemleri basitleştirilmiştir. HMK’nin 320/1. maddesinde “mahkeme mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği” belirtilmişse de bunun ancak ön inceleme aşamasında ve “mümkün olan hallerde” olduğu belirtilmek suretiyle yasanın uygulama alanı dar bir çerçeve ile belirlenmiştir. Eğer, dosya üzerinden karar verilmesi mümkünse, taraflar duruşmaya çağrılmadan sadece dilekçe ve delilleri dikkate alınarak karar verilebilir (m. 320/1).

Yerel mahkemece, dosya kapsamında tüketici hakem heyeti dosyasının celp edildiği, davalı yüklenicinin uyguladığı lazer epilasyon işlemi dosyası, taraflar arasındaki sözleşme ve gerekli belgelerin toplandığı, davalı vekilinin de süresinde cevap dilekçesi verdiği anlaşılmış olduğundan, bu hali ile 6100 sayılı HMK’nin 320/1 maddesi hükmüne göre yerel mahkeme, tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verebilecektir. Yerel mahkemece, usul ve yasaya uygun olarak karar verildiği anlaşıldığından, davalı tarafın hukuki dinlenilme hakkının bu gerekçe ile kısıtlandığından söz edilemez. Açıklanan sebeplerle, kanun yararına temyiz başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/5933 E., 2021/2240 K.)

Yazılı Yargılama Usulü Hangi Mahkemelerde Uygulanır?

Medeni yargılamada esas yani asıl mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Özel hukuk ilişkilerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar asliye hukuk mahkemelerince karara bağlanır. Bunun gibi asliye hukuk mahkemelerinde uygulanan yargılama usulü yazılı yargılama; sulh hukuk mahkemelerinde uygulanan usul ise basit yargılama usulüdür.

Bir mahkemedeki yargılamanın basit usulde yapılacağı hakkında açık bir hüküm yoksa o mahkeme tarafından eldeki davaya yazılı yargılama usulü tatbik edilir. Yazılı yargılama usulü asliye hukuk mahkemesi, asliye ticaret mahkemesi, aile mahkemesi ve fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinde uygulanan usuldür.

Bir mahkemede kural olarak yazılı yargılama usulünün uygulanması o mahkemedeki tüm davalarda bu usulün uygulanacağı anlamına gelmez.

Örneğin; asliye hukuk mahkemesinin iş mahkemesi sıfatıyla baktığı işçilik alacakları davası basit yargılama usulüne göre yürütülür. Yine kural olarak yazılı yargılamanın geçerli olduğu aile mahkemesinde velayet, vesayet ve nafakaya ilişkin davalar basit yargılama ile karara bağlanır.

Düşüncelerinizi Bizimle Paylaşabilirsiniz !

Yorum Bırakın

Logo
0 262 331 07 59
Pandemi döneminde alanında uzman avukatlarımız ile online danışmanlık sürecini hemen planlayabilir, yanıtını merak ettiğiniz sorulara 7/24 ulaşabilirsiniz.
This is default text for notification bar